Merhaba diyeyim öncelikle. Neredeyse bir sene olmuş bloğa el sürmemişim. Bir tarafım yazmak istiyor, bir tarafım yazamıyor. Ama bir yerden başlamak lazım değil mi? Bu zamana kadar çok şeyler geçti tabi, şimdilik aklımda olan önemli gelişmeleri paylaşayım.
Başta da yazdığım gibi, kuzenim, canım kardeşim Özlem’in oğlu Rüzgar dünyaya geldi. Normal doğumla beklediğimiz Rüzgar beni duymuş olmalı ki tatil günümüz olan 1 Mayıs’ta dünyaya geldi.
Tatil de olsa bizim için çok yoğun bir gündü o gün. Sabah bir arkadaşımıza kahveye davetliydik. Oradan çıkar çıkmaz hastaneye koştuk. Egemen de bizimle geldi, sanırım o da heyecanlıydı. Bugüne kadar hep bahsetmiştik ona, Rüzgar doğacak senin kardeşin olacak, onunla oyunlar oynayacaksın demiştik. Zaman zaman kıskandı, zaman zaman da “Hadi ne zaman geliyor Rüzgar” diye sabırsızlandı. Oyuncaklarını bile Rüzgar için ayırdı, başkasına vermek istediğimde itiraz etti, “Onlar Rüzgar’ın” dedi.:)
İtiraf edeyim Egemen’den sonra başka bir çocuğu bu kadar sevebileceğimi tahmin etmezdim. Doğumhaneden çıktığı anda, kendi doğumumda yaşadığım duygu yükünün aynısını yaşadım. Yani yeğen de bir başka seviliyormuş. 🙂
Doğumhaneden çıkar çıkmaz kısa bir süre görebildik Rüzgar’ımızı, sonrasında eve dönmemiz gerekti. Çünkü Egemen’in oyun arkadaşları bize davetliydiler. Çok uzun zaman sonra bir araya geldiklerinden ben de programı bozmak istemedim. Çocuklar da oldukça keyifli vakit geçirdiler. Keşke daha sık buluşabilsek.
Tabi ben bu yazıyı yazana kadar Rüzgar paşamız 2,5 aylık oldu bile. Bu ara Egemen’in babaannesiyle yazlıkta olmasını fırsat bilip bir akşam soluğu Rüzgar’ın yanında aldım. Nasıl da çabuk büyümüş, nasıl uysal ve sakin bir çocuktur o öyle, maşallah! 2 saat birlikteydik, gözlerimin içine tatlı tatlı bakarak beni eritti.
Canım, kuzum, Rüzgar’ım, dünyamıza hoş geldin, bahtın da şansın da hep açık olsun inşallah.
Seni çok ama çok seven teyzen 🙂